0224 221 72 00

Randevu ve bilgi için.

Tek Seansta Vajinismus

Vajinismus; kadın cinsel organının (vajinanın) kasılması sonucu cinsel ilişkinin gerçekleş(e)memesi ya da çok ağrılı olmasıdır.

Çoğunlukla ilk cinsel deneyimde ve gerdek gecesi ortaya çıktığı için, “ilk gece kâbusu” olarak da bilinir. Nedeni ve çözümü için neler yapılmaz ki?

Büyüden, muskadan, nazardan, cinlerin etkisinden, korkudan, acemilikten, gönülsüz evlenmeden, anatomik yapıdan kaynaklandığına inananlar olur. İnanca göre de çözüm şekilleri değişir.

Günler ve haftalarca bilinçsiz türlü çözüm girişimleri denendikten sonra, çoğunlukla hoş olmayan travmatik bir şekilde çözülen vakalar olduğu gibi; cinsel tedavi merkezlerinde eğitim, terapi ve yoga türü yöntemlerle çözümlenmiş vakalar da var. Büyücü, cinci, üfürükçü ve muskacıların öneri ve yöntemleri değişiyor.

Eninde sonunda sorun bir şekilde çözülür. Ama önemli olan, en kısa sürede ve mümkünse karı kocadan başka kimsenin haberi ve dahli olmadan çözülmesidir. Kaş yaparken göz çıkarılmamalı.

Tek seansta birkaç vaka çözümlemiş bir klinik psikolog olarak, bir vaka örneği verelim. Örneğin amacı; psikolojik bakış açısının ve bilinçaltının önemini anlatabilmektir. İnsanları bilinçlendirmektir.

Genç pratisyen doktorlar: Tıp fakültesi birinci sınıfta arkadaş oluyorlar. Üçüncü sınıfta nişanlanıyorlar. Mezun olduktan üç ay sonra da evleniyorlar. Beş yıldızlı otelde düğün yapılıyor ve o gece orada kalıyorlar. O da ne? İlk gece kâbusuyla karşı karşıyalar.

Eyvah, tam bir ŞOK… Hayal kırıklığı, üzüntü, suçluluk, öfke, ağlama krizi, panik, ne kadar olumsuz duygu varsa sökün ediyor. Ne yapacaklarını bilemiyorlar.

Her ikisi de taze Hekim ya, teşhisi birlikte koyuyorlar, Vajinismus. Hay Allah, bu da nereden çıktı böyle? Hiç mi hiç beklemedikleri bir durum!L Neden hiç beklemedikleri bir durum?

Çünkü 6 yıldan beri tanışıyorlar. El ele kol kola sarmaş dolaş gezmişler. Birlikte staj yapmışlar. Kadın ve erkek anatomisini ezbere biliyorlar. Fazla ileri gitmeden(?) sürekli sevişmişler. Çıplaklıktan utanma kalmamış. Birbirlerine yabancı değiller. Eeee, bu da neyin nesi şimdi?

Bekâretin kutsallığına ve düğün gecesi birlikte olmanın güzelliğine inandıkları için(?), aralarında anlaşarak tam cinsel deneyimi bu geceye saklamışlar. O kadar da iradelerine hâkimler(?), geleneklerine sadıklar. Bu kutlamayı hak etmişler, ama ne olduysa olmuş işte. Cinsel organı kuşatan vagen kası kasılmış, adeta kilitlenmiş. Vajinismus, sus pus.

Denemek için tekrar bir ön hazırlık, tekrar sevişme. Biraz alkol, belki sarhoşluk ve düz kasların gevşemesinde işe yarar diye düşünmüşler. Her şey yolunda, ama ne zamanki tam birleşme hamlesine sıra geliyor, sistem kasılarak kendini kapatıyor. Yine karmaşık duygular sökün ediyor. Kadın kendini suçlu hissediyor, erkek üzgün ve şaşkın. Birbirlerini teselli etmekten başka çare yok. Uykusuz sabah oluyor. Kimseye çaktırmıyorlar. Yorgunluktan ve heyecandan olabilir diye düşünüyorlar.

Ertesi gün Antalya’da bir tatil köyüne balayına gidiyorlar. Bir umut, belki orada bu kâbus biter ve muratlarına ererler. Hekimler ya, kas gevşetici ve rahatlatıcı etkisi olan antidepresan ilaç alıyorlar.

Ön hazırlıklar tamam, sevişmede sorun yok, her şey iyi gidiyor. Son hamlede, el freni çekilmiş araba gibi, zınk yine kilitlenme. Uzatmayalım, bir haftalık balayı süresince sonuç YOK. Ne krem, ne yağ, ne alkol, ne ilaç ve ne de dualar işe yaramıyor.

Dönüşte tanıdıkları ve güvendikleri bir Kadın Doğum hocalarına gidiyorlar. Muayene, tetkik, teşhis aynı; Vajinismus… sus pus. Çözüm? Bilinen öneriler ve psikiyatri uzmanına sevk.

Buradaki çözüm ne? Antidepresan ve trankilizan ilaç önerisi. Üç hafta kullanıyorlar. Üç hafta sonra yeni denemeler… Sonuç aynı…

Yeni evliler ama mutsuzlar. Çünkü muratlarına eremediler. Aileler durumu anlayıp devreye giriyor. “Denize düşen yılan sarılır” misali, büyücü ve üfürükçüler ziyaret ediliyor. Öneriler, dua, muska falan filan. Sonuç? Aynı hamam aynı tas, değişen bir şey YOK. Hatta daha da kötü… Binbir türlü yorum, kuşku, umutsuzluk, korku…

Kendileri Hekim ya, işin psikolojik olabileceğini kabul bile etmiyorlar. Neden? Psikoloji sıradan bir söz, psikolojik bir sorunları da YOK zaten. Bundan da eminler.

Son çare, ya da çaresizlik… Bir doktor arkadaşları bizi tavsiye etmiş ve yönlendirmiş. Biraz sorgu sualle sorun kaynağı hakkında ipuçları toplama… Durum şu:

Şimdi 25 yaşında bir Hekim olan kızımız 11 yaşındayken (14 yıl önce), ablası evlenmiş. Bir hafta sonra evlerine ziyarete gelmiş. Abla ve annesi konuşurken onu dışarı çıkarmışlar. Odada fısır fısır ne konuşuyorlar diye merak ederek kapı aralığından dinlemiş.

“Ne oldu kızım, nasıl oldu” diye ilk geceyi sorgu sual etmişler. Ablasının, “Anne o kadar ağrı duydum ki, kolumu kesseler bu kadar acımazdı herhalde. Ölümden beterdi, bayılacak gibi oldum. Ben hayatımda böyle bir acı yaşamadım. Böyle olacağını bilsem evlenmezdim…” sözlerini, bilinçaltına kaydetmiş. Bu, elde var bir.

Bu olaydan sonra ilk gece muhabbetleri ilgi alanı olmuş tabii. Komşunun kızı evlenmiş. İlk gece muhabbetinden bilinçaltı kaydı şu: “O kadar çok kanama oldu ki, durduramadık. Gece acile gittik. Biraz daha geç kalsaydı, kan kaybından ölürdü” dediler. Elde var iki.

Şimdi bu kızımızın “ilk cinsel deneyim” çağrışımları nedir? Dayanılmayacak kadar bir ağrı. O kadar ki, eğer böyle olacağını bilse ablası evlenmeyeceğini söyledi. Ölümden beter bir ağrı. Kızın bilinçaltında bu inanç oluştu, ama unuttu.

İkinci çağrışım ne? Durdurulamayan bir kanama. Eğer az daha geç kalınsa, ölüm tehlikesi. Kızın bilinçaltında bu inanç da oluştu, ama bunu da unuttu.

Nişanlı oldukları halde, sürekli seviştikleri halde, niçin ileri gitmedikleri ve cinsel deneyimi niçin düğün akşamına sakladıkları da böylece ortaya çıkmış oldu. Ağrı ve kanama korkusundan. Yoksa iradeleri hâkim olamaz ve birlikte oluverirlerdi.

Bu bilgiler ışığında bu yorumu yapınca; “Evet böyle düşünmüştüm. Eşime bunu söylememiştim. Onun yerine, düğün olmadan gerdeğe girmeyeceğime Anneme söz verdim” diye onu ikna etmiştim. Bu söz onun da hoşuna gitti, beni hiç zorlamadı” dedi.

Korkunun ecele faydası yok” sözü gereği, gerdek gecesi bu iki bilinçaltı inanç canlandı ve sonuç; vajinismus, sus pus…

Tabii bu iki inancı ortaya çıkarmak için; psikolojiyi bilim düzeyinde bilmek ve bilinçaltının oluşma ve çalışma sistemini iyi bilmek gerek. Gittikleri psikiyatri uzmanı da temelde bir tıp doktoru olduğu için; olayı bedensel bir hastalık ve sendrom olarak ele aldı. İnancı gereği ilâç verdi. Ama işe yaramadı.

Hekim hanımın zihninde gereken değişim çalışmasını yaptık. Eşi durumdan haberdar oldu. Onun da korkusu kalmadı. Hekim oldukları için, ölecek kadar kan kaybı olmayacağını biliyorlardı.

Mantık duyguya galip geldi. Zihin bedeni gevşek bıraktı. Bilinçaltı el frenini çekmeye gerek duymadı. Korkacak ve korunacak bir tehlike ve tehdit kalmadı. Ne kadar çalıştık? Üç saat. Sonuç?

Ertesi gün… Bir demek çiçek ve bir kutu çikolata ile teşekküre geldiler…J

Psikoloji, insanı; BEDEN, ZİHİN ve RUH bütünlüğünde BİLİNÇLİ bir VARLIK olarak ele alan bir bilimdir! Hasta ve hastalık Yok, İnsan ve sorun VAR. Her sorunun da mantıklı bir çözümü VAR!

Yalçın Kireççi / 12 Nisan 2016