Dünyanın ve ülkemizin birçok yerinde insanlık dışı dramatik olaylar yaşanıyor. Haberlerde bunları izlemek insanın içini acıtıyor, ruhunu karartıyor, çaresiz seyirci kalmak ise vicdanları katılaştırıyor. En vahim yer de burası, vicdanlar nasırlaşıyor.
Yapılan insanlık dışı olaylar karşısında, “Bunlar İnsanlıktan nasibini almamış” diyerek üzülüyoruz. Nasipsizler de öyle hızlı çoğalıyor ki, tam bir kısırdöngü yaşıyor İnsanlık.
“Bunlar İnsanlıktan nasibini almamış” denilen her olay; insanın (hayvan ve doğa da dâhil) özlük haklarını yok sayan, onurunu aşağılan, saygısız, sevgisiz, acı veren, can yakan, hakaret, şiddet, taciz ve tecavüz içeren, bu nedenle de olması kabul edilemeyen durumdur. Çirkin ve olumsuz örneklerdir. Değil televizyonda izlemeye, duymaya bile dayanamıyor insan. Acilen mantıklı bir şeyler yapmamız gerek.
Şimdi gelin birlikte düşünelim. İNSANLIK, NASİP ve ALMAK… Bunlar ne demek? İnsanlıktan nasip alan kişi nasıl olur? Almamışlar nasiplerini nasıl alır ya da verilir? Acaba BEN/SEN İnsanlıktan nasibimizi aldık ya da alıyor muyuz? Bunları gerçekten merak ettim ve İnsanlık adına yazarak düşünmeye karar verdim.
NASİP, pay demek; NASİBİNİ ALMAK, payını almak demektir. Peki İNSANLIK ne demektir ve bir insan ondan payını nasıl alır? Bütün mesele bu şifreyi çözmek galiba, ne dersiniz?
Eğer bu anlam şifresi gerçekten çözülürse, işte o zaman İnsanlıktan nasip almak nedir biliriz. Almayan ya da alamayanlara bir öğretme yolu ve yöntemi bulabiliriz. O halde bu nokta üzerinde düşünmeye devam edelim. Çünkü gerçekten düşünmeye değer.
Dil, din, ırk, renk, cinsiyet ve milliyet ayrımı olmaksızın; bütün insanlar TEK BİR RUH’tan, TEK BİR ÖZ’den yaratıldı ya da Var oldu. Nasıl inanırsanız öyle kabul edin, farketmez.
Eğer bu tespit doğru ve mantıklı ise; her bir bedendeki ayrı RUH, bir İNSAN; bütün bedenlerdeki ortak TEK BİR RUH, İNSANLIK olarak tanımlanan şeydir. Bu durumda tek tek hepimizin Ruhu, BİR BÜTÜN olarak İNSANLIK kavramını oluşturuyor. Kısacası, İNSANLIK TEK BİR AİLEDİR, TEK BİR YÜREKTİR. Ortak Akılda buluşacağız.
Bilerek ve bilinçli olarak dini terimleri kullanmamaya gayret ediyorum ki, taraf oluşturmayalım. Çünkü İNSANLIK TEK BİR BÜTÜN olduğu için tarafı olmaz, eşit paydaşları olur. Zaten bu Bilince ermek, İnsanlığın sorunlarını kökten çözecek tek anahtar olur.
Peki bu durumda nasibimize/ payımıza düşen nedir, ne alacağız? İşte çözülmesi gereken ikinci şifre de bu olsa gerek.
Aldığımız her nefeste, attığımız her adımda, yaptığımız her davranışta hepimiz adına SORUMLULUK ALMAK olabilir mi acaba? “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” sözünün anlamı da bu olsa gerek.
Eğer bu sorumluluğu hissederek yaşarsak, herkesi kendimiz gibi biliriz. Şefkat merhamet kendiliğinden doğar. Kimse kimseye zarar vermez, şiddet uygulamaz. Zenginliklerimizi adil paylaşırız, kardeşçe yaşarız. Dünya Cennetimsi bir yer oluverir, hem de kısa sürede. Bu kolay değil, fakat mümkün. Acilen olması da gerek.
Her insanın Ruhsal açlık hissettiği gerçek AİDİYET DUYGUSU, İNSANLIK BİRLİĞİNİ hissetmektir. Tek bir kıtaya, ülkeye, yöreye, millete, kültüre, dine, ırka, vesaireye değil; TEK BİR BÜTÜN olan İNSANLIK AİLESİNE üyeyiz hepimiz. Yedi milyarlık DÜNYA ailesiyiz, Dünyalıyız hepimiz. Kaderimiz BİR ve BİRLİK olmak. Yaşamın nihai amacı bu Bilince ermek, bunu başarmaktır. Mantığım ve sezgilerim böyle diyor. İnanıyorum ki bütün Ruhlar bunu böyle hissediyor.
Ey Canlarım, RUH kardeşlerim. Her doğumla ayrılıyoruz TEK BİR Büyük Ruhtan. Büyük bir Evren sürahisinden ayrı bardaklara boşaltılan su gibiyiz. Özümüz BİR, Ruhumuz BİR, Yaratan BİR. O halde idealimizin de BİR olması gerekir. İşte bu BİR ve ORTAK idealin adı İNSANLIK, soyadı ÜTOPYA’dır.
ÜTOPYA; Dünya gezegenindeki her insanın, insanlığın TEK BİR AİLE olduğunun bilincine ermesidir. TEK KUTSAL ÜTOPYA budur. Yaratanın muradı da bu olsa gerek.
Çıkış kaynağı ne olursa olsun; bu ideale ters düşen her türlü fikir, ideoloji, misyon, gizli plan, v.s. İNSANLIK dışıdır. İnsanlıktan nasibini almamışları çoğaltır sadece. İnsanları gruplara ve taraflara böler.
Birbirimizle savaşmak niye? Yüzyıllardır yapılan tüm savaşlar ve devam edenler ne uğruna yapılıyor? Çıkar uğruna, İnsanlığı parçalamak, bölmek, birbirine düşman etmek uğruna. İşte sonuçlar gün gibi ortada. İnsanlık perişan, insanlar çaresiz. Dünyada huzurlu bir ülke kalmadı. Bu gidişle kalmayacak, kalamaz.
Savaşı destekleyen ve besleyen hiçbir zihniyet İnsanlıktan nasibini almamıştır. Savaşları bitirebilecek tek güçlü ideal, İnsanlık Ütopyasını oluşturmaktır.
Eğer bu ideali doğru, mantıklı ve insani buluyorsanız, lütfen bu fikri paylaşın. Başkaca dil bilenler çevirisini yapıp tüm cihanla paylaşsın. Ulaşabildiğiniz gazetede, dergide, sitede yayınlayın. Canlı sohbetlerde dile getirin. Konuşmacı olarak davet edin birlikte konuşalım.
Basımı bekleyen yeni kitabımız “MUHTEŞEM AKIL” bu konuyu işleyen ve açan bir kitap. Yakında çıkıyor, bekleyin…
Yalçın Kireççi / 1 NİSAN 2016